?ÇILDIRABİLİRSİN!? (15.09.2017)
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu tarım konuşmak için geldiği Balıkesir’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklendi. Kılıçdaroğlu; “Sesimi duyunca, fotoğrafımı görünce kan beynine sıçrıyor. Hele hele cevap vermeyince çıldırıyor. Çıldırabilirsin” dedi. |
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi program için geldiği Balıkesir’de açıklamalarda bulundu. Dün sabah öğlen saatlerinde Balıkesir’e gelen Kılıçdaroğlu, Otel Basri’de Süt ve Tarım Çalıştayı’nda üreticilerle görüşme yaptı, onların sorunlarını dinledi.
Yaklaşık 1 buçuk saat süren çalıştayın ardından basın mensuplarının karşısına çıkan Kılıçdaroğlu, Balıkesir’in ‘Tarımın başkenti’ tanımını hak ettiğini söyledi.
Balıkesir’in tarım açısından Türkiye’nin en önemli kentlerinden birisi olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu; “Gündemimizde tarım ve tarımın sorunları var. Balıkesir tarım açısından Türkiye’nin en önemli kentlerinden birisi. Hatta Balıkesirliler Balıkesir’i tarımın başkenti olarak tanımlarlar, bununla gurur duyarlar. Gerçekten de Balıkesirli kardeşlerimizin yüzde 30’u kırsal kesimde yaşıyor, üretiyor, çalışıyor, alın teri döküyor. Beyaz et üretiminin yüzde 20’sini, yumurta üretiminin yüzde 10’unu, yem üretiminin yüzde 14’ünü Balıkesir gerçekleştiriyor. Süt üretiminde Türkiye ikincisi, kırmızı et üretiminde de Türkiye üçüncüsü. O nedenle Balıkesir Türkiye’de tarımı başkenti tanımını hak eden kentlerimizden birisi” dedi.
“ÜRETİCİ DERTLİ”
Türkiye’de üreticinin dertli olduğunu ancak bu dertlerin üzerinin örtülmeye çalışıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Üreticilerle bir araya geldik ve onların sorunlarını dinledik. Onlar üretiyorlar ama ürettiklerini hak ettikleri fiyattan satamıyorlar. Dertliler. Üreticilerin borç batağı içinde olduğunu hemen hemen her üretici söyledi. Borç batağı içindeyiz diyorlar, kapıdaki traktör, ahırdaki inek bize ait değil bankaya ait diyorlar. Biz çalışıyoruz başkaları kazanıyor. Dolayısıyla zarar ediyoruz diyorlar. Dünyanın en pahalı mazotunu alıyoruz, ilaç pahalı, gübre pahalı, elektrik pahalı her şey çok pahalı ama sattığımız ürünün karşılığını alamıyoruz dediler. Dolayısıyla üreticileri dinlemek gerekiyor. Nasıl çözülecek üreticinin sorunu? Onu da kendileriyle konuştuk. Sadece onu değil. Samsun’dan gelen bir arkadaşımız vardı. O da yine kendi bölgesine ait sorunları dile getirdi. Fındık üreticisinin sorunları var, bütün Türkiye konuşuyor. Ama sadece konuşmayan Hükümetin kendisi. Bu kadar dert varken bu dertlerin üzeri örtülmek isteniyor.”
“TRT’DE BEKLİYORUM”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bir kez televizyonda tartışmaya davet eden Kılıçdaroğlu; ‘TRT’de bekliyorum. TRT’yi uygun görmezsen arzu ettiğini televizyon kanalında bekliyorum” dedi.
Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında; “Vatandaşın gündemi ayrı, Sayın Erdoğan’ın gündemi ayrı. Fındık üreticisinin gündemi ayrı, Sayın Erdoğan’ın gündemi ayrı. Beyaz et üreticisinin, buğday üreticisinin, hububat üreticisinin gündemi ayrı, Sayın Erdoğan’ın gündemi ayrı. Onlar geçinemiyoruz diyorlar, borç batağındayız diyorlar, aman sorunumuzu çözün diyorlar, Sayın Erdoğan’ın tek gündemi var o da benim. Tabi bu beni mutlu ediyor. Onun gündeminde sadece ve sadece benim olmam beni mutlu ediyor. Benimle ilgileniyor, benimle uğraşıyor, benimle konuşmak istiyor, bana çatıyor. Amaç acaba toplumun yoğun gündeminden toplumu nasıl koparırım. Beni üzen asıl nokta burası. Türkiye’nin gerçek sorunlarını tartışamıyoruz ve konuşamıyoruz. Dün yine konuşurken klasik Kılıçdaroğlu hastalığı nüksetmiş öyle anlaşılıyor. ‘Ey Kılıçdaroğlu’ diye başlamış. Sorduğu ilk soru sen kimsin. Diyorum 4 yılda terörü bitireceğim. 80 milyon yurttaşıma sesleniyor. 4 yılda terörü kesinlikle bitireceğim. Bitirmediğim takdirde siyaseti tümüyle bırakacağım. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum. Erdoğan dönüp diyor ki. ‘Ey Kılıçdaroğlu kimsin sen?’. Söyleyeyim. Ben senin televizyona çıkmakta korktuğun kişiyim. Gel yüreğin yetiyorsa ben televizyonda 4 yılda terörü nasıl bitireceğimi sana anlatacağım sen de dinleyeceksin. Bu ülkeye huzuru ve barışı nasıl getireceğimi sana anlatacağım, sen de dinleyeceksin. Bana istediğin soruyu sorabilirsin, ben de sana soru soracağım. Hatta geçen sefer söylemiştim. Soruları ben sana önceden söyleyeyim, sen otur akşam evinde kurmaylarınla çalış cevabını hazırla öyle çık. Ama şimdi sen kimsin diye bana soruyorsun. Ben senin benimle beraber televizyona çıkmaktan korktuğun kişiyim. Korkma benden. Ben düzgün insanım. Sorulması gereken soruyu sorarım. Cesaretin varsa gelirsin. Ha bir şey daha söyleyeyim. TRT var devletin televizyonu. Hem benim vergimden hem senin verginden besleniyor. Bağımsız bir alan olarak kabul edelim, oraya çıkalım. Kavgaya varım demiş Erdoğan. Bu sözü duyunca televizyona çıkmayı kabul etti diye anladım. Çünkü bizim kavgamız demokrasi kavgası. Bizim kavgamız kalkıp ta birbirimize yumruk atma kavgası değil. Elimize silah alıp sokağa çıkacak halimiz yok. Ama demokrasi kavgasını yapacağız. Varım demiş, bende varım Sayın Erdoğan. Hemen acele seni bekliyorum. Nerede, TRT’de de bekliyorum. TRT’yi uygun görmezsen arzu ettiğini televizyon kanalında bekliyorum” ifadelerine yer verdi.
“ERDOĞAN’IN KILIÇDAROĞLU HASTALIĞI VAR”
Erdoğan’ın ‘Kılıçdaroğlu hastalığı’ olduğunu iddia eden Genel Başkan; “Soruları sormuştum, bir soru daha sorayım. Bu milleti başına PKK’yı, IŞİD’i, FETÖ’yü kim musallat etti? Rahmetli Ecevit’ten iktidarı devraldığınızda PKK yoktu, IŞİD yoktu, FETÖ yoktu. Hem IŞİD var hem PKK var hem FETÖ var. Bunları sen besledin, sen büyüttün. Oslo’da bunlarla beraber oldun. Habur’da Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimlerini savcılarını bunların ayağına gönderdin. Dolmabahçe’de oturdun, İmralı’da oturdun. Döndün o yetmiyormuş gibi FETÖ’ya ‘ne istediniz de vermedik’ dedin. Onlara her istediklerini verdiler. İyi de bu ülkenin çiftçisine niye vermedin, emeklisine niye vermedin, taşeron işçisine niye vermedin, garibanına niye vermedin, işsizine niye vermedin? Şimdi kalkmışsın sabah FETÖ, öğlen FETÖ, akşam FETÖ. İyi de bunu milletin başına sen bela ettin kardeşim. Niye benimle uğraşıyorsun? Sabah, öğle, akşam Kılıçdaroğlu. Ee iyi, gayet güzel. Memnunum ben bundan. Ee beni konuşuyorsan önüme çıkmaya neden cesaret edemiyorsun. Çıkıp bana soru sormaya neden cesaret edemiyorsun? Benim sorularımdan korkuyorsun değil mi. Korkacaksın da. Zaten Kılıçdaroğlu hastalığının nüksetmesinin nedeni de bu. Sesimi duyunca, fotoğrafımı görünce kan beynine sıçrıyor. Hele hele cevap vermeyince çıldırıyor. Çıldırabilirsin, kan beynine sıçrayabilir. Ama ben bu ülkede mazlumların, taşeron işçilerinin, emeklilerin, memurların, sanayicilerin herkesin avukatı olacağım. Sen ise belli çevrelerin avukatı olacaksın” diye konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEK VERDİN Mİ?”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu konuşmasının son bölümünde ise şunları söyledi: “Sana çok açık ve net bir soru daha soruyorum Sayın Erdoğan. Sen terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptın mı yapmadın mı? Ben senin yaptığını gayet iyi biliyorum. Ver beni mahkemeye. De ki Kılıçdaroğlu beni suçluyor. Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmaktan. Neden vermiyorsun mahkemeye. Senin mahkemelerinde yargılanacağız üstelik. Senin hakimlerinin önünde yargılanacağız. Belgeleri tek tek o hakimin önüne koyacağım. Hakim dahi kıpırdayamayacak. Cesaretin varsa gel kardeşim. Öyle ulu orta bağırmanın hiçbir anlamı yok. Milletin gündemini konuşalım. Gel fındığı konuşalım, gel hububatı konuşalım, gel beyaz eti konuşalım, gel kırmızı eti konuşalım, gel Anadolunun mercimeğini konuşalım. Bundan bahseden yok. Neyden bahsediyorlar? Kemal Kılıçdaroğlu’ndan. Eyvallah. Ama benden bahsetmen için ve ağzının payını benden almaman için televizyona çıkarsın adam gibi konuşuruz. Demokrasi kavgası budur. Birlikte otururuz ve bunun hesabını milletin önünde veririz.” (SAFFET KOÇ)
|
||
|